Koronavirüs “Çin virüsü” müdür? Covid-19 salgını Çin devletinin suçu mudur?

ÇİNVİRÜSÜ.JPG

Çin, Koronavirüsün ilk çıktığı ve yayıldığı ülke olduğu için, birçok ülke lideri durumdan Çin devletini sorumlu tutuyor. Özellikle Covid-19 salgınının bütün ekonomileri derinden etkilemesi; liderlere, suçlayabilecekleri bir günah keçisi olarak Çin’i öne çıkarttı. Ayrıca gündelik hayatta da birçok insan, tüm bu travmatik sürecin sebebi olarak yedikleri “garip şeyler” bahanesiyle Çinlileri suçlu görmeye başladı. Dünyanın her yerinde, sadece Çinlilere karşı değil, Uzakdoğulu insanlara karşı, kimi zaman fiziksel ve sözlü şiddete varan bir dışlama ve ötekileştirme pratiği baş gösterdi. Fakat biraz yakın tarih bilgisi aslında durumun iç yüzünün pek de öyle olmadığını, Trump’ın iddia ettiği gibi bunun salt bir “Çin virüsü” veya “Kungfluenza” olarak etiketlenemeyeceğini gösteriyor. Geçtiğimiz son 20 yılda ortaya çıkan MERS bulaşıcı hastalığı Ortadoğu kökenliydi ve develerden insanlara bulaştı. Benzer şekilde, EBOLA ilk olarak Batı Afrika’dan çıktı. On yıllardır varlığını sürdüren, hala en ölümcül hastalıklardan biri olan ve cinsel yolla bulaşan HIV/AIDS virüsü/hastalığı Kongo Havzası’ndan çıktı. Yüzyıllar önce milyonlarca Amerikan yerlisini öldüren çiçek hastalığını Avrupalılar yeni kıtaya götürmüştü.  Kısacası, sorun aslında tüketilen hayvan türlerinin “garipliği” veya Çinlilerin “pis ve midesiz” insanlar olması değil. İnsanların tükettikleri besinler yapısal zorunluluklar ve kültürel kodlarla belirlenmiştir ve kimsenin beslenme şekli, sadece kendi kişisel zevki değildir. Bundan dolayı, eğer Çin bu virüsü bir laboratuvarda üretip tüm dünyaya bulaştırmadıysa, Koronavirüs bir Çin virüsü değil. Covid-19 bütün insanlığın ortak sorunu ve dayanışma ile birbirini suçlamadan çözülmesi gereken global bir problem. Elbette ki Çin devletinin, virüsün yayılmasını uzun süre gizli tutmaya çalışması, Çin’in küresel boyutta yüzleşmesi gereken bir sorumluluk olabilir. Fakat şunu belirtmekte yarar var ki bu tarz virüslerin günümüzde tarihsel olarak eskiye nazaran daha fazla görülmesinin en büyük sebebi, hayvan eti üretim biçimlerinin giderek devasa boyutlarda endüstriyelleşmesi. Bu virüslerin her seferinde endüstriyel hayvan eti üretim çiftliklerinden çıkması bir tesadüf değil. Hayvanlar doğal ortamlarında yaşadıkları sürece bu tarz virüslerin çıkma ihtimali minimum çünkü virüslerin çoğalarak insanlara atlamasını sağlayan şey tam olarak bu hayvanların dip dibe kapalı alanlarda yaşayıp beslenerek kesimlere gönderilmesi. Kısacası tıpkı küresel ısınma sorununda olduğu gibi burada da aslında sorumlu biziz. Hayvan tüketimi ve doğayla kurduğumuz ilişki değişmediği sürece bu virüslerle daha çok karşılaşacağız. Bu tarz bir yeni virüs salgınının tekraren oluşabileceği uyarısını konu üzerine çalışan bilim insanları yıllardır yapıyorlardı. Covid-19 salgınını atlatsak bile doğayla kurduğumuz ilişki değişmediği sürece, bundan sonra da bu tarz bulaşıcı hastalıklarla karşılaşacağız.

Önceki
Önceki

Koronavirüs pandemisi sırasında ve sonrasında insan psikolojisi nasıl olur?