Mare Healthcare

View Original

Neden bazılarımız Covid-19 (Koronavirüs) hastalığından daha kötü etkileniyoruz?

Koronavirüsün sebep olduğu enfeksiyondan her insan aynı şekilde etkilenmiyor. Şimdiye kadar yapılan bilimsel çalışmalarda ortaya çıkan tabloda korona virüsten etkilenme düzeylerini kabaca şu şekilde söyleyebiliriz:

-       %40 oranında hastalar herhangi bir belirti oluşmadan (asemptomatik) geçiriyor

-       %50 oranında hastalar yumuşak belirtilerle geçiriyor.

-       %10 oranında hastalar ise ciddi rahatsızlanarak geçiriyor.

Şimdiye kadar testi pozitif çıkan insanların %1-2 arasında bir oranla öldüğünü biliyoruz. Fakat şimdilik test yapılan insanların sadece ciddi semptom gösteren ve bu şikayetlerle hastaneye gidenler olduğunu farz edersek aslında korona virüsün ölümcüllük oranının %1’in de altına inebileceğini öngörebiliriz.

%10 oranında ciddi hastalanarak geçiren hastaların da çoğunluğu kötü durumda bile olsa evinde dinlenerek geçiriyor. Sadece küçük bir kısmının enfeksiyon dolayısıyla gelişen Pnömoni (zatürre) sebebiyle solunum destek ünitesine bağlanması gerekiyor ve hastane yatışı yapılıyor. Bu hastaların büyük çoğunluğu ise klinik geçmişinde altta yatan rahatsızlıkları ve teşhisleri olan hastalardan ve belirli bir yaşın üzerindekilerden oluşuyor.

Virüsün insanlarda yarattığı etkinin bu kadar değişebilir olması aslında korona virüsü diğer birçok hastalıktan ayırıyor. Şimdiye kadar tedavi edilmeye çalışılan çoğu hastalığa göre etkileri ve sonuçları daha fazla çeşitlilik gösteriyor. Bunun sebebi ise virüsün kendisi değil aslında. Virüsün yol açtığı etkilerin çeşitliliği aslında virüse karşı her bir insanın vücudunun verdiği tepkilerin çeşitliliğinden oluşuyor. Yani işin özünde sorunun kaynağı, virüsün kendisi değil; virüse karşı vücudumuzun verdiği tepki. Korona virüs pandemisinin başlangıcından beri tüm insanlar aynı şeyi duydu: Korona virüsten dolayı ölenlerin çoğu yaşlı ve kronik olarak hastalığı bulunan insanlar. Bu resmin tamamını görmemizi engelleyen bir bakış açısı aslında. Tedavinin temelini oluşturacak anahtar ise tam olarak neden bazı insanların daha kötü hastalanırken bazılarının hiçbir belirti göstermemesi.

 

Herhangi bir virüs vücudumuza bulaştığında bağışıklık sistemimiz karşılık verir ve virüsle savaşa girer. Grip, korona virüs gibi enfeksiyon hastalıklarında vücudumuzda enflamasyon oluşması ve ateşimizin çıkması bu sebeptendir. Fakat aşırı durumlarda, bağışıklık sistemimiz çıldırır ve virüsün kendisinden daha zarar verici hale gelir. Çölyak, Sedef, Diyabet, MS, Romatoid Artirit gibi birçok oto-immün hastalığın veya bazı kanser türlerinin vücudumuza zarar vermesinin sebebi; bağışıklık sistemimizin yanlış veya aşırı tepki vermesidir. Korona virüs enfeksiyonunda da kan damarları açılarak savunma hücrelerini enfeksiyon sitesine çağırır. Bu iyi bir önlemdir fakat damarlar fazla geçirgen olmaya başladığında akciğerlerimiz daha fazla sıvıyla dolmaya başlar. Bu yıkıcı aşırı tepkilere (Destructive Over-Reaction) Sitokin Fırtınası (Sitokin Kasırgası) veya Sitokin Salınım Sendromu denir. Tarihsel olarak görece yakın zamanda olan ve benzer düzeyde küresel yıkıcı etkileri olan İspanyol Gribi (1918 Grip Pandemisi), H5N1 Kuş Gribi Hastalığı ve 2003 SARS-1 hastalıkları da tam olarak aynı sebeple öldürücü olmuşlardır.